kktc

Kıbrıs’ta Kaybetme Riski – 19 Ekim Seçimi

Kıbrıs’ta Stratejik Eşik ve Bekâ Sorunu

Kıbrıs meselesi,Seçimlere 15 gün kala benim analizime göre, tarihsel bir yol ayrımından ziyade stratejik bir kırılma noktasındadır.


Kıbrıs’ta Yol Ayrımı: Tehlike Hem İçeride Hem Dışarıda

Benim görüşüme göre Kıbrıs meselesi artık kritik bir noktadadır. Hem adada yaşanan sorunlar hem de dışarıdan gelen baskılar, durumu tehlikeli hale getiriyor. Açıkça söylemek gerekirse, eğer Türkiye en geç 3 yıl içinde politikalarını değiştirmez ve adadaki Türk nüfusunu planlı bir şekilde güçlendirmezse, KKTC’yi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız.

 

İç Sorun: Türkiye’den Kopan Bir Nesil Yetişiyor

1974 Harekâtı ile askeri olarak kazandık ve devletimizi kurduk. Ancak masada, yani eğitim ve kültür alanında aynı başarıyı gösteremedik.

Rum tarafı kendi çocuklarına sürekli “Türkler işgalci” propagandasını yaparken, biz kendi gençlerimize 1974 öncesi yaşanan zulmü ve varoluş mücadelemizi yeterince anlatamadık. Sonuçta, hem adanın yerli Türkleri hem de sonradan gidenler arasında zamanla bir “ulus bilinci” oluşturulamadı. Aksine, Türkiye’ye karşı bir soğuma ve “yabancılaşma” başladı.Askerliğini Kıbrıs’ta yapmış kişilerede sorabilirsiniz.

Tabi bu durum siyasete de yansıdı. Bugün KKTC’de birçok siyasetçi, kendi devletini yaşatmak yerine Rumlarla birleşmeyi (federasyonu) savunuyor. Mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bağımsızlık tezi, bu güçlü akıntıya karşı direnmeye çalışıyor. Gidişat bu yönde devam ederse, bir sonraki seçimde Türkiye’yi savunan bir liderin kazanması çok zor görünüyor.

Dış Tehdit: Büyük Güçler ve İsrail’in Planları

İçerideki bu zayıflama, dışarıdaki tehlikeli planlarla birleşince kriz büyüyor. Terör örgütü PKK elebaşının “dananın kuyruğu Kıbrıs’ta kopacak” demesi de bu büyük oyuna bir işarettir.

Benim gördüğüm kadarıyla, Güney Kıbrıs, Yunanistan, ABD ve özellikle İsrail’in iki net hedefi var: İsrail’in güvenliğini sağlamak ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını kontrol etmek.

Bu hedeflerin önündeki tek engel ise adadaki Türk askeridir. Onların planı “Türksüz bir Kıbrıs”tır. Çünkü Türksüz Kıbrıs, hem Türkiye’siz bir Doğu Akdeniz hem de İsrail’in kendini kuzeyde güvende hissetmesi demektir. Kıbrıs, İsrail’in güvenlik planı için Gazze kadar önemli bir yer tutuyor.

Bunun adımlarını zaten görüyoruz:

ABD, Güney Kıbrıs’ı büyük bir askeri üs haline getirdi. İsrail, Rumlarla sürekli tatbikat yapıyor. En tehlikelisi ise, Yahudilerin hem Güney’de hem de Kuzey Kıbrıs’ta sistematik olarak on binlerce dönüm arazi ve konut satın almasıdır. Bu, adanın nüfus yapısını sessizce değiştirme planıdır.

Rum yönetimi ise kandırıldığı için değil, bilinçli olarak kendi egemenliğini ABD ve İsrail’in planlarına devretmeyi tercih ettiği için buna izin veriyor.

Sonuç: Türkiye İçin Acil Eylem Planı

Türkiye için Kıbrıs, sadece “Yavru Vatan” değil, aynı zamanda “Mavi Vatan”ın kilit taşıdır; ulusal güvenliğimizin en önemli parçasıdır.

Yarın federasyoncu bir aday seçilip “Türk askeri çekilsin” derse, bu Ankara için kabul edilemez bir “kırmızı çizgi” olur. Türkiye ne Kıbrıs Türkü’nü Rumların insafına bırakır ne de Doğu Akdeniz’den vazgeçer.

Bu yüzden Türkiye’nin acilen yeni bir strateji belirlemesi şarttır. Bu strateji sadece askeri varlığı korumakla kalmamalı; aynı zamanda KKTC’deki kültürel bağları güçlendirmeyi ve en önemlisi, adanın geleceğini güvence altına alacak planlı nüfus politikalarını cesaretle uygulamayı içermelidir.

Add a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *